HANGİSİ SUÇ’LU… 1024 683 demirgemicilaw

HANGİSİ SUÇ’LU…

Bankalar mı? Avukatları mı? Müşteriler mi? Bankalar Birliği mi? BDDK mı? Barolar mı?

Banka kredi borcu tahsilatı takibini, Avukata veya alacağı devirle bir şirkete veriyor…
Avukat veya şirket, meslek uzmanlığı olmayan çalışanları vasıtası ile tahsilata başlıyor…

Vatandaş hükümete yalvarıyor, hükümet faiz indirimi sağlayan dönemsel aflar üretiyor…

Vatandaş fahiş faizlerden kurtulduğunu sanarak makul! seviyeye inen borcunu eşe dosta veya tekrar bankalara borçlanarak kapatıyor… Tam rahat nefes aldım derken, bir tebligat;

0,01.- YTL Asıl alacak

6.681,29.- YTL Faiz – 05.01.2009 ve 01.05.2010 arası %42,6 yıllık

334,06.- YTL BSMV

7.015,36.- YTL Toplam Borç, yedi gün içinde öde…

Dünyada sadece Türk bankacılık sistemi böyle bir sonuç elde edebilir, Bir yılda 1 Kuruş 7.000.- Lira oluyor…, mazbatada belirtilen faiz oranı ile faizin uygulandığı 16 aylık süreye ve bilinen matematik sistemine göre 1 kuruş belirlenen dönemde en fazla 2 kuruş olur. Üstelik 2010 yılı itibariyle hiçbir ülkede olmayan, günümüzde hayâli, karşılığı dahi olmayan bir para birimini kullanarak…

Dünya Krizden inlerken, bankalar batarken sadece Türkiye Bankaları ve onların tahsilâtçıları kâr üzerine kâr yapıyor… İşte size; kâr üzerine kâr yapan bankalar ve tahsilâtçıların işlerindeki uzmanlıkları!

ŞAKA DEĞİL GERÇEK, (Yasal tutanak ve belgeler ile)

Bu takibi yapan banka tahsilâtçısını büromuzdan bayan bir Avukat arıyor…

– Eve kocamdan dolayı haciz kağıdı geldi, 7.000 lira borcu varmış, yurt dışına çalışmaya gitti abla perişanız ne yapalım, bize yardımcı olsan abla…

– (Telefondaki ses; bilgiç, ukala, acımasız ve sert bir ses tonu, Avukat olmadığı halde böyle bir yetkiye sahipmiş edası ile ve kesinlikle yetki sahibi kanaati uyandırma kastı ve suç işlediğinin bilincine sahip bir tavırla)… kocanızın 2008’de 13.000.- Lira borcu varmış, taksitlendirmiş…

– Ama abla biz onu altı taksitle zar zor ödedik, babamlardan…

– Tamam kardeşim tamam da eksik ödemişsiniz, o da simdi 7.000.- lira olmuş…

– Yapmayın abla kocam yurt dışında, hiç 1 kuruş o kadar olur mu… ne olur bize yardım et…

– Ben onu bilmem kardeşim bu borcunuz ödeyeceksiniz… Ama biz iyi niyetle bir kampanya dönemindeyiz hemen 3.500.-TL öderseniz sizin borcunuzu kapatırız.

– Ama abla başka şubeden yatmış diye gene 1 kuruş eksik ödeme var derseniz…

– ….

Şimdi Türkiye genelini, banka borçlularını, bankaları ve onların tahsilatçılarını bir düşünün…

Bu haksız tahsilatlardan asıl alacaklı bankanın haberi var mı?… Bu para bankaya gidiyorsa suçlu; banka, BDDK ve Bankalar Birliğidir.

Bu para tahsilatçılarda kalıyorsa, suçlu; tahsilatçılar ve yine Banka, BDDK ve Bankalar birliği ile birlikte Barolardır… (Barolar oy depolarına dokunamıyorsa, acaba baro yönetim kurullarında da TBMM’nin kontenjanı olmalı mıdır… -böyle bir şey söylediğime inanamıyorum ama bir “Avukata” bile çaresizlikten neler söyletiyorlar…)

Bu haksız tahsilatı, tahsilatçılar ve banka paylaşıyorsa, suçlu; Banka, Avukat, Tahsilatçı Avukatı, BDDK, Bankalar Birliği ve Barolardır.

Bu tabloda suçlu olmadığı kesin olan tek bir kişi var: Borçlu.

MİLYARLARCA LİRALIK HAKSIZ KAZANÇ;

BDDK, Bankalar Birliği, Barolar veya Cumhuriyet Savcıları birkaç vergi hukukçusu ve Mali Müşavirle bu haksız kazanç çemberinde yetkin bir inceleme yapsalar, borçluların içine düştükleri imkansızlıkların haciz ve hapis korkusu, evine icra memuru gelmesinin mahalle baskısı nedeni ile milyarlarca lira nasıl dolandırıldıkları tespit edilecektir.

Bankalarımızın 2009 yılında kredi verme oranları %4.7 artarken, kârları %44 arttı, 18.7.- milyar lira kâr elde ettiler, demek ki; bankaların kredi vermek dışında yöntemlerle elde ettikleri kâr daha fazla… Peki bankalar kredi vererek gelir elde etme dışında ne iş yaparlar… Bu arada 2010 yılı ilk çeyrek kâr oranları gösteriyor ki Türk bankacılığı yeni yöntemler veya işler bulmuş olacak ki kâr kar topu gibi büyüyor…

Bu arada iyi bir gelişme var, Adalet Bakanlığı istatistikleri; tefecilik mesleği, daha doğrusu suçunun azaldığını gösteriyor, acaba açığı hangi meslek kapatıyor…

Her zaman haksız kazanç’ın nedeni kimsenin kimseden haberdar olmadığı denetimsiz alanların mevcut olmasıdır. Örneğin bankaların iç denetime tabi hukuk müşavirlikleri ve bağlı avukatlar yerine, sözleşmeli avukatlarla vekalet ücreti ödemeden, borçludan tahsil edilen vekalet ücreti karşılığına oturtulmuş ucuz bir iş sistemi kullanması, Avukatların da bu az gelir nedeni ile Avukat yerine Avukat gibi davranan ilk öğretim, lise mezunu elemanlar çalıştırmasına sebep olduğundan bu durumda bir tür denetimsiz bir alan yaratmaktadır.

ÇÖZÜM ,

Sistem denetim altına alınmalı; Asgari, Türkiye Barolar Birliği asgari ücret tarifesinden Avukatların hizmetleri karşılığı, hizmet satın alan banka veya tahsilâtçı şirket de tam vekalet ücreti ödemeli, sadece borçludan tahsil edilen avukatlık ücretine dayalı hizmet alımı önlenmeli ki avukatın mali denetimi ile banka veya tahsilâtçının denetimi yapılabilir olsun ayrıca bankalar bizzat veya vekilleri aracılığı ile yapılan işlemlerde banka adına, bankacılık kapsamında yapılan her işlemi, her iki tarafın imzasına havi tutanak altına almalıdırlar… Müşterilerin imzasının bulunmadığı tutanak ve belgeler mahkemelerce yok hükmünde kabul görmeli ve banka bu kapsamda bir belge ibraz etmediğinde müşteri beyanı doğru kabul edilmelidir.

    Leave a Reply

    Your email address will not be published.